AKP VE MERKEZ-TAŞRA İKİLEMİ
Merkezden uzaklaştıkça gerçeğe
yaklaşırsınız…
Michel
Foucault
Taşrayı en iyi betimleyen kelimelerden birinin “öfke”
olduğunu düşünüyorum. Bu öfke kuşkusuz ki dışlanmanın, yok sayılmanın, kenara itilmişliğin,
merkez olamamanın, marjinalleştirilmenin doğurduğu bir öfke. Tanıl Boran’nın
Tarık Buğra’dan yaptığı alıntıya istinaden “yok sayılmama açlığı” … Kanımca merkezde yer alma çabasının,
merkezden daha da uzaklaşma ile sonuçlandığı bir öfke… Nurdan Gürbilek’in
söylediği gibi merkez karşısında içinin boşaldığını hissetme duygusu. Nurban
Gürbilek böyle söylüyor; ancak ben merkez tarafından içinin boşaltıldığını
hissetme duygusu diyorum.
Modernizmin en temel özelliği kendisine ait bir
ötekiyi yaratıyor olmasıdır. Çünkü modernleşme, ontolojik kökenini “öteki”
ye borçludur. Kurgulanan bu “öteki” ise içinin boşaltıldığı bir ötekidir. Tıpkı
Kemalist Modernleşmenin yaratmaya ve içini boşaltmaya çalıştığı “öteki” ler
gibi veya Foucault terminolojisi ile söyleyecek olursak “içeride” ve “dışarıda”
olma hali... Fakat unutulmasın ki gerçek dışarıdadır, yani merkezin
uzağındadır.
Taşraya da eğer modernizmin merkezinden bakarsanız
modernleşememiş bir öteki görürüsünüz. Uygarlıktan nasibini alamamış,
hurafelere inanan, görmemiş, cahil, kaba-saba bir ötekilik durumu… Nasıl ki
“iyi” nin tarifi “kötü” , “çirkin” in tarifi “güzel” üzerinden yapılıyorsa
“taşra” nın tarifini de “merkez” den hareketle yapmıştır Türkiye’nin Kemalist
modernleşmesi. Dolayısıyla taşra, kendini “merkez” den yola çıkarak tanımlamak
zorunda bırakılmış, merkezin bakışları altında hep ezilmiş ve dışlanmıştır,
yani bir “öteki” lik psikolojine mahkûm edilmiştir. Şükrü Argın’ın söylediği
ise; nasıl ki Türk Modernleşmesi, kendisine model aldığı Batı karşısında taşra
konumundaysa aynı Türk Modernleşmesi de kendi taşrasına karşı Batı’nın durduğu
pozisyonda durmaktadır. Yani burada Türk Modernleşmesinin ikiyüzlü konumuna
dikkat çekilmektedir. Batı’nın bir anlamda ötekisi konumunda olan Türkiye ve
Ortadoğu toplumları karşısında, Kemalist Modernleşme kendi ötekisini de Anadolu
taşrası olarak belirlemiştir.
Kemalist Modernleşme yapılanma sürecinde, büyük
şehirlerden bir iktidar kuşatması gerçekleştirirken taşranın gelenekselliğini
ise bertaraf edip Batı’dan aldığı ideallerini taşrada da hayata geçirme
düşüncesindeydi. Bunun en somut örneğini de taşrayı modernleştirme projesinin
bir ürünü olan Köy Enstitüleri’nde görmekteyiz. Burada bir parantez açmakta
yarar var: Kemalist Modernleşme, hiçbir zaman dine karşı cepheden ve doğrudan
bir tutum sergilememiştir. Temel mesele, devlete bağlı modern bir din ve
modern milliyetçilik gömleğini taşranın üzerine oturtma çabasıydı ki bu çaba
başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Fakat taşra Kemalist Modernleşmeden ziyade
giderek muhafazakârlaştı ve milliyetçileşti. Peki, buradaki açamaz neydi? Yani
taşrayı milliyetçiğin ve muhafazakârlığın merkezi yapan madem Kemalist Modernleşme
değil de neydi? Buradaki ana motif; Orta ve Doğu Anadolu’nun devlet eliyle mülk
edinme, devlet tarafından istihdam edilme, azınlıkların / gayri Müslümanların
mallarına sahip olma talepleri ile Türk ve Sünni olmayanları dışarıda bırakma
arzuları taşranın devlet ve devlet ideolojisiyle örtüşmesini sağlıyordu. Bu
örtüşme 1946 seçimlerinde Demokrat Parti'nin, anti-komünizmi taşranın
vazgeçilmezi kılmasıyla taçlanmıştır. Taşra bu bayrağı, AP ve daha sonra da
MNP-MSP’ye bırakmıştır. Böylece 1946’
da siyasi arenaya çıkan taşra, bu güne kadar Türk siyasetinin birinci aktörü,
belirleyicisi konumuna gelmiştir. Nitekim Türk Siyaseti’nin inişlerini,
çıkışlarını belirleyen daima taşra olmuştur diyebiliriz. Turgut Özal dönemi
ile de taşra artık zenginleşen ve zenginleştikçe güçlenen, güçlendikçe de
merkeze yaklaşan, merkeze yaklaştıkça da küreselleşen bir konuma gelmiştir. Dolayısıyla
12 Eylül ve ardından 28 Şubat süreci taşrayı merkeze iten bir güç olmuştur.
2012 yılında ise şunu gayet net bir şekilde
söyleyebiliriz ki: Taşra ve taşra burjuvazisinden küllenen AKP, artık tek
merkez güç haline gelmiş ve devlet olmuştur.
Emre Özcan
eozcan@baskent.edu.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder